Devletlerin ve milletlerin tarihlerinde özel günler vardır. Bazıları coşkuyla kutlanır, mesela bağımsızlık günü gibi, bazıları da hüzün doludur. Bugün 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü. Coşkuluyuz, çok şükür milletimiz 4 yıl önce kalkışılan hain darbe girişimine geçit vermedi. Hüzünlüyüz çünkü 241 masum vatandaşımız vahşice katledildi, iki binden fazla vatandaşımız yaralandı.

15 Temmuz darbe girişimi tarihte eşine benzerine ender rastlanan bir ihanet girişimidir. FETÖ terör örgütü yıllar içerisinde şeytanın aklına gelmeyecek yöntemlerle Devletin bütün kademelerine sızdı, birçok kurumu ele geçirdi. Ele geçirdikleri kurumlarda yaptıkları ilk iş kendilerinden olmayanlara yaşam hakkı tanımamak oldu. Devletin kurumların felç ettiler, birbirine düşman ettiler. Memur, işadamı, gazeteci, akademisyen her ne olursanız olun onlardan değilseniz düşmansınız.

15 Temmuz’la ilgili herkesin farklı bir hikâyesi vardır. Ben o tarihte TBMM Genel Sekreteri idim. Eşim ve çocuklarla akşam dışarı çıkmıştık. Alçaktan uçan jet uçaklarının kulakları sağır eden seslerini duymaya başladık. Bir iki derken baktık sesler kesilmiyor, bir anormallik olduğunu anladık. Hemen konudan haberdar olabilecek arkadaşlarımı aradım. İtiraf edeyim ki hiç kimse böyle bir ihanet tahmin edemedi. Birkaç telefondan sonra Genelkurmay karargahına çatışma olduğu haberini aldık. Eşimi ve çocukları birkaç farklı güzergah denedikten sonra eve götürdüm. Evimiz Çankaya’da Atakule yakınında idi. Savaş uçakları adeta evin çatısına değecek şekilde uçuyorlar. Çocuklar korku içerisinde, savaş mı çıktı diye soruyorlar. Bu ihaneti nasıl izah edebilirsiniz ki? Meclis Başkanının konutuna hareket etmek için evden ayrıldığımda peşimden nasıl yalvardıklarını, ağladıklarını unutmam mümkün değil. Çok şükür, Allah bizi korudu, tam 1 gün sonra kıyafetlerimi değiştirmek için eve döndüm ama birçok kişi dönemedi.

Meclis Genel Kurulunda gelebilen milletvekilleri ile toplandık. Konuşma yapan vekiller darbeye karşı görüşlerini dile getirdiler. Gazetecilerin ve vekillerin bir kısmı da cep telefonlarından görüşmeleri canlı olarak yayınladılar. Darbeye karşı tepki çığ gibi büyüdü. Ancak gece yarısına doğru hiç tahmin edilmeyen bir şey oldu. FETÖ’cü teröristler Gazi Meclisi bombaladılar. Bombanın biri Meclisin bahçesine, diğeri de ana binaya, Genel Kurul salonunun 15 metre uzağındaki bir kolona isabet etti. Ankara’ya yolunuz düşerse mutlaka TBMM’yi ziyaret edin, müze olarak düzenlenen kısmı görün.

Allah devletimizi ve milletimizi korudu. FETÖ örgütünün yaptığı zulümler, aldığı ahlar sonlarını getirdi. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın halkı sokağa çağırması ve halkımızın da bu çağrıya koşarak cevap vermesi hiç beklemedikleri bir şey idi.

Geçtiğimiz dört yıl içerisinde devletimizin temel önceliklerinden birini yurt içinde ve yurt dışında FETÖ’yle mücadele oluşturmuştur. Yurt içinde, öncelikle 15 Temmuz sorumlularının hukukun üstünlüğü ilkesi temelinde adalet önünde hesap vermeleri sağlanmış, ayrıca, FETÖ’nün devlet kurumları içerisindeki örgütsel yapılanması deşifre edilmiş, mensupları hakkında idari ve adli süreçler başlatılmış, nihai tahlilde örgütün “paralel devlet yapılanması” çökertilmiştir. Ayrıca, FETÖ’nün devlet kurumları dışında kalıp eğitimden medyaya ve bankacılık sektörüne uzanan ve ekonominin tüm alanlarına yayılan paravan oluşumları da ortadan kaldırılmıştır. Tüm hainliklerine rağmen FETÖ ile mücadele hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlüklerin korunması prensipleri temelinde yürütülmüştür.

Bundan sonra da gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında FETÖ ile mücadelemiz durmaksızın devam edecektir. Bu vesileyle şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize saygı ve minnetlerimizi sunuyorum. Allah devletimizi ve milletimizi korusun.

Doç. Dr. İrfan Neziroğlu

Büyükelçi